Patronların Dünya Turu: Sömürünün En Vahşisi Nerede Onlar Orada

Evrensel’in haberine göre, Eroğlu Holding’e ait olan ve Aksaray Organize Sanayi Bölgesi’nin en büyük tekstil üreticilerinden Colins, Türkiye’deki üretim faaliyetlerini durdurdu. Aksaray’daki fabrikasında yaklaşık bin 500 kişi çalışıyordu.

2024 yılında Birgün gazetesinden Sarp Türkmen bir haber yayınlamıştı. Haberde “Türkiye’deki artan enflasyon, üretim maliyetlerinin yükselmesine neden olması sonucu üretimin Bangladeş, Mısır gibi üretim maliyeti düşük ülkelere taşınmasıyla sonuçlanmıştı. Yerli yabancı birçok tekstil devi üretimlerini yabancı ülkelere taşıyordu. Sadece Diyarbakır’da 200 tane atölyede iş yaptıran LCW, Ağrı’daki fabrikasında 5 bin kişi çalıştıran Yeşim Tekstil, İskefe Holding, Eroğlu Grubu, Şahinler Holding, Şirikçioğlu örnekleri veriliyordu. Ve Mısır’daki hazır giyim ve tekstil ihracatının 3’te 1’inin Türk sermayeli şirketler tarafından yapıldığı da belirtiliyordu.

Yakın tarihe biraz döndüğümüzde önümüze bazı haberler düşüyor. Yıl 2017 Aralık ayı. İstihdam hedeflerinin yakalanması üzerine Aksaray’da çaylı pastalı kutlama var, günün AKP Grup Başkanvekili İlknur İnceöz bir konuşma yapıyor. ”Ülkemiz artık direktif alan gündemi belirlenen bir ülke değil gündem belirleyen bir ülkedir. Amerika’nın Filistin ile ilgili almış olduğu karar yok hükmündedir. Bugüne kadar bu toprakları vatan kılmak kolay olmadı, ne yaparlarsa yapsınlar asla Türkiye taviz vermeyecektir. Bunun için güçlü olmak durumdayız. Her zaman ve çalışmak durumundayız. Bu vesileyle bir kez daha 12.000 istihdam hedefinin yakalanmasında emeği geçen herkesi ayrı ayrı tebrik ediyorum”. Haber programın sonunda 250 kişilik işbaşı eğitim programı protokolü tekstil sektöründe marka haline gelen Eroğlu Giyim (Colin’s) ile imzalanması ile sona eriyor.

İstihdam şovunun sona ereceği yer kârların düşmesidir. Kârlar düşmeye başlayınca patronlar daha ucuz emek sömürüsü aramaya başlarlar. Ülkenin güçlü olması, büyümesi “iş sağlanması”, istihdama katkı çok çabuk unutulur.

Marx, mutlak artı değer kavramına şöyle değiniyor: “İşgününün, emekçinin kendi emek gücünün değerine eşit bir değeri ürettiği noktanın ötesine uzatılması ve bu artı emeğe sermaye tarafından el konulması, işte bu mutlak artı değer üretimidir. Yani diyor Marx mutlak artı değer üretimi, tamamen işgününün uzunluğuna bağlıdır.” Tekstil emek yoğun ve mutlak artı değerin olduğu bir sektör. Tekstilde ucuz emek yanında iş saatlerinin uzunluğu da bir gerçek. Çoğunluğun 1 gün izin yapabildiği sektörde çalışma saatleri 11 saate kadar uzayabilir. Siparişler artınca mesailer daha da uzar, o siparişler normale dönünce önce işten çıkarmalar başlar. Sendika yok denecek kadar azdır; güvencesizlik, kayıt dışılık, düşük ücret ve uzun çalışma saatleri sektörün değişmezidir.

Fabrikaların Mısır’a taşınmasının en büyük nedeni iş gücü maliyetinin çok düşük olmasıdır. Diğer nedeni de Mısır ile ABD arasındaki ticari anlaşmalar ve lojistikteki imkânlardır. Ama işçi sınıfına yansıması şu olacaktır: Daha az ücret alın ve daha çok çalışın. Evet, sermayenin kârını koruması, artırması için işçilerin asgari yaşam koşullarından daha aşağıdaki şartları kabul etmesi gerekmektedir.

Bugün 1500 işçi işini kaybetti. Çünkü sermaye daha fazla sömürü için yelkenlerini açtı. Geride bıraktıkları ile ilgili bir endişesi yok. Bir avuç asalağın insafına bırakılmayacak kadar değerli emeğimiz var. Bu bir kavga. Geleceğimizi elimize almamız gerekiyor. Bu o kadar kolay değil elbette ama göründüğü kadar da zor değil. Örgütlü mücadele ile kazanamayacağımız kavga yok.

Paylaş :